Son dönemdeki kaza bilançosu ‘artık yeter’ dedirtiyor. Lafı dolandırmaya gerek yok, kazaların müsebbibi otobüs kaptanları. Meseleyi kökten çözmezsek, bu iş yapılamaz hale gelir. Bu, elbette firmalarımızın boynunun borcu; ama devlet de sorumluluktan kaçamaz…
ÖLÜMLÜ trafik kazaları yüzde 50 azalsa da, bu sene çok sayıda ‘facia’ sayılacak otobüs kazası yaşandı. Hele geçen hafta, tam bir felaketti. Maalesef hepsi de sürücü kusurlu kazalar. Bugüne kadar hep söylene durduk, sorunun etrafında dolaştık; ama artık bıçak kemiğe dayandı. Net; bu iş sürdürülebilir olmaktan çıktı. Kaptanlık meselesini ‘memleket meselesi’ haline getirip bir an önce çözmemiz gerekiyor. Kaptan sıkıntısı sadece Türkiye ile sınırlı değil, Avrupa da bunu yaşıyor; ama onlar devletin desteğiyle de mesleği cazip hale getirip sıkıntıyı çözmeye çalışıyorlar. Bir kere şurası net; otobüs taşımacılığı ülkemiz için büyük ölçüde önem arz ediyor. Bu nedenle elinizi taşın altına koyup bu işi kazasız, belasız sürdürülebilir hale getirmelisiniz…
BU noktada en büyük sorumluluk firmalara düşüyor. Kaptanların maaşlarını iyileştirecek, iyi dinlenmelerini sağlayacak, kaptan alırken seçici olacak ve elbette aldıktan sonra da otokontrol sistemiyle onları denetleyeceksiniz. Bu önlemler sayesinde kazalarda çok ciddi düşüşler olacak ve sizler de işinizi kaybetmeye varan tazminatlarla karşı karşıya kalmayacaksınız. Doğrudur ekonomik sıkıntı var, yeterince para kazanılmıyor; ama başka yolu da yok bunun. Bir kere artık bunlara kesinlikle ‘şoför’ dememek lazım; onlar uçak ve gemilerde olduğu gibi otobüslerin dümenindeki kaptanlardır. Dolayısıyla mesleğin cazibesini artırıp kaptanlara yaraşır hale getirmemiz lazım. Bu noktada devlete de ciddi sorumluluk düşüyor. Çıkacak yeni yönetmelikte, ‘kaptan’ ifadesi net olarak tanımlanmalı. Onların iş sağlığı, iş güvenliği ve sağlıklı çalışma ortamı da yine mevzuatlarla güvence altına alınmalı. Kaza yapanın değil ülkenin meselesi ise, kazaları önlemek de ülkenin meselesi olmalı.