SON senelerde olduğu gibi 2025 yılına da büyük sorunlarla beraber girdik. Çözüm için mutlaka ilgili kurumların, bakanlıkların ve sektör temsilcilerinin mutlaka yılın ilk yarısında bir araya gelmesi gerekiyor. Tekrar uyarıyorum; sektör iyiye gitmiyor. Yolcu sayıları azalıyor, hareketlilik azalıyor. Otoyollardan çıkmış araç sayılarına baktığınız zaman geçmiş yıllardan yüzde 50 aşağıda. Tabii yolcu az olunca rekabet de artıyor, firmalar yarı fiyatına bilet kesiyorlar. Denetimler yetersiz. Hep söylediğimiz bir şey var uçak aldı, tren aldı, korsan aldı otobüsçüye bir şey kalmadı. Bu konuları ele almak üzere ocak ayı içinde bir toplantı yapacaktık; olmayacak gibi görünüyor. Ulaştırma Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile bir araya gelip mutlaka çalıştay yapmamız lazım. Ocak ayı içinde bunu yapmak için Odalar Birliği üzerinden talepte bulunduk. Mutlaka bir çalıştay yapılması lazım. Bu çalıştay öyle yarım günde bitecek bir çalıştay olmamalı. Yetki tartışması var, hâla belediyelerle yaşadığımız 4925 sayılı kanunla 5216 sayılı yasanın çelişmesinden kaynaklanan sorunlar var ve bunların ortadan kaldırılması lazım. Polislerin, denetim yapan elemanların mutlaka 4925 sayılı kanunu öğrenmeleri lazım. Denetimlerde ulusal belgeye sahip olan bir firmanın bir aracını yoktan sebeplerle çevrilip bağlanması hakikatten büyük bir haksızlık. Şu anda ulaştırmanın yönetimi Ulaştırma Bakanlığı’nda, ama nedense bu tür problemlerin çözümünde ağırlığını koymuyor. Çağıracak bakanlıkları, ‘4925 ile 5216’nın şu noktalarda çelişiyor bunları giderelim’ deyecek. Nasıl giderelim bu konuda da önerimiz şu: Herkes kendi alanı ile ilgili yetki ile sınırlı işler yapması lazım. Ulusal alanda Ulaştırma Bakanlığı sorumlu. Yerel anlamda 5216’ya göre büyükşehir sorumlu ama birinin yaptığını diğerinin bozmaması için düzenleme yapılmalı, yetkilerine bir şey demiyoruz, saygımız var bizim. Ama 4925 sayılı kanunla verilen hakları 5216 ile yok sayıp, içinde turistlerin yerli yabancı olduğuna bakarak arabayı bağlayıp cezalandırmak hakkaniyetli bir şey değil. Onun için buradan Ulaştırma Bakanlığımıza, İçişleri Bakanlığımıza, Çevre ve Şehircilik Bakanlığımıza, Turizm Bakanlığımıza ve Ticaret Bakanlığımıza defaetle sesleniyorum; bu beş bakanlık bir araya gelip, yetki karmaşasına mahal bırakmayacak düzenlemeler yapmalı.
Ortak bilet satış portalı oluşturulmalı!
TABİİ bir başka konu da F1, yani acente ile ilgili bir yönetmelik düzenlenmesi konusu var ve defalarcadır gündeme getiriyoruz. “Tamam tamam” deniyor bir türlü düzenleme yapılmadı. F1 acenteliği sıradan acenteler gibi tekelleşecek şekilde yapılandı, sıradan acenteler gibi davranış sergiliyor.
Onun için mutlaka ve mutlaka F1 acentesi ile ilgili yasal düzenlemenin yapılması lazım, yönetmeliğin düzenlenmesi lazım. Bu konuda Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Ulaştırma Hizmetleri Düzenleme Genel Müdürü Sayın Murat Baştor ve bakanlık yetkilileri ile görüşüp, talebimizi ilettik. Keza bizzat Ticaret Bakanımıza anlattık. Şu anda online bilet satışı bir tek firmanın tekelinde, istediği şekilde yönlendiriyor ve maalesef benim en çok karşı olduğum şey de bu satış portalının yabancıların elinde olması. Bu kanal üzerinden Türkiye ekonomisine yılda en az 6-7 milyar lira zarar veriliyor, bu paralar yurt dışına transfer ediliyor. Hiçbir emek sarf etmeden, yatırım yapmadan sadece bir yazılım şirketini satın alarak uzaktan yönetilmeyi sektör hak etmiyor. Ama burada firma sahiplerimizi de suçluyorum, zira konuya çok duyarsızlar. Çağırdığımız zaman gelmiyorlar, geldikleri zaman konuşmuyorlar ve kendilerini mahkûm hissediyorlar.
Onun için yeni bir çalışma yapıyoruz, sektörün bütün otobüs firmalarının hissedar olacağı bir şirket kurmayı planlıyoruz. Artık durum, kaçınılmaz olarak buraya doğru gidiyor, bu iş için kooperatif gibi bir şirket kurulması lazım ve firmaların artık ortak hareket etmesi lazım. Bu turizmde de böyle şehirlerarasında da böyle olmalı. Otobüsler kalkıyor 15-20 kişiyle maliyet karşılanmıyor. Zaten yüzde 30’unu komisyon veriyor online bilet satana. Acenteye ver, firmaya ver; geride bir şey kalmıyor. Onun için mutlaka ve mutlaka bizim bu giderleri azaltacak düzenlemeleri yapmamız lazım.
Giderlerin paylaşılacağı ortak yapı şart!
BİR başka konu da servis konusu… Hep konuşuyoruz, yıllardır herkes rahatsız ama bir türlü firmaları bir araya getirip servis sorununu çözme imkânına kavuşamıyoruz. Belki toptan yapamıyoruz da ondan, ama en azından gönüllü firmaların ortak servis düzeninin kurulması konusunda bir araya gelip çözüm üretmesi gerekiyor. Bu da pek hayata geçirilemedi.
Ben, servisler konusunda toptan çözüm taraftarıyım. Bu hizmeti verelim, ama bunun maddi yükünü yolcumuzla paylaşalım. Servisi kullanan yolcudan, havaalanında olduğu gibi hizmet bedeli alınması lazım, alırım kardeşim ücretsiz servis yok. Ben seni otogara kadar götürüyorum, otogardan sonra otobüsle seni gideceğin yere götürüyor, oradan da ücretsiz olarak adresine teslim ediyorum; böyle bir şey olamaz! Eskiden para vardı, kazanç vardı bol bol hovardalık yapıyorduk, İstanbul’un her noktasına servis yapıyorduk şimdi öyle bir imkân yok ki!
Şehiriçi acente sayısı azaldı, onun için servisi çözmenin tam zamanıdır. Bizim, en büyük kamburlarımızdan birisi haline gelen servis hizmetlerini birleştirecek düzenlemeyi oturup firma sahipleriyle konuşmamız lazım. Ama burada birkaç firma kendi menfaatlerini dikkate alarak direniyor. Bu sistemle büyükler küçükleri eziyor, onun için küçüklerin aklını başına toplayıp bir araya gelmesi ve ortak birtakım yapılar kurması lazım.
Herkes yazıhane kirası vermesin, herkes personel parası vermesin, güvenlikçi parası vermesin, ortak yapalım tüm bu yer hizmetlerini. Artık buraya doğru evrilmemiz lazım. Gün, güçlerini birleştirip güçlü olma günüdür. Biz bilenler olarak, sektörün sivil kuruluşları olarak fikirleri söylüyoruz, üretiyoruz, yaşadıklarımızdan yola çıkarak çözüm üretmeye çalışıyoruz ama ‘gel’ dediğimizde de kimse gelmiyor. Sektörde büyük bir bölünmüşlük var. Firma sahiplerimiz Ankara’da bir dernek kurdular, bu dernekle bir noktaya gelmek istediler, ama o yapı da da başlamadan bitti. Kendi aralarında anlaşamıyorlar.
Onun için firma sahiplerimizin aklını başına toplaması lazım. Bu maliyetler ile bu iş sürdürülemez, iflaslar kaçınılmazdır.
2025 yılı iyi gelmedi; akaryakıt fiyatları, otobüs fiyatları, personel fiyatları çok büyük oranda arttı. Maliyetler, hiç olmadığı kadar giderek artıyor. Ama buna karşın gelirler ise azalıyor, çünkü yolcu sayıları azalıyor; özetle bu bir iflasa sürüklenmedir. Şimdi vergi muafiyetleri için yatırım yapan otobüsçüler var, ama çalışarak para kazanma yok. Nereye kadar gider bu iş, gitmez. Onun için bizim 2025 yılını çok iyi değerlendirip, otobüs işletmeciliğinin mevcut yolcu potansiyeli ile beraber nasıl yönetilmesi gerektiğiyle alakalı ciddi planlar yapmamız lazım. Geliri artırmanın imkanı yoksa, çözüm giderleri kısmada. Bunun için de servis, acente komisyonları ve personel giderleri başta olmak üzere pekçok alanda ortak yapılar oluşturmak zorundayız. Hep söylüyoruz bütün firmaların öz mal otobüsü kadar hisse aldığı bir ortak yapı oluşturmak lazım. Servisi ortak yapacağız, terminalleri ortak yapacağız, yer hizmetlerini ortak yapacağız. Bu tür önlemler, giderleri a-zaltıp, kârlılığı arttıracak unsurlardır. Başka türlü otobüs işletmeciliğinin yaşaması mümkün değil. Hep söylüyorduk 2025 yılı 2024 yılından daha kötü bir yıl olacak; sömestır tatili bile bunun göstergesi oldu. Yani kimse mucize beklemesin, kimse gökten yolcu yağacak diye beklemesin, böyle bir yolcu yok yolculuk yok; onun için herkes yatırımlarını kontrol etsin… Akıllı olup, bir araya gelip ortak çözüm üretilmesi lazım. “Ben kendi seferlerimi yaparım”, yapabiliyorsan yap. Olmuyor olması da mümkün değil. Onun için 2025 yılında bizim sektörü, yolcu sayısına göre planlamamız lazım. Ortak hareketler, yatırımlar yapmamız lazım. Bunun için de firmaları bir araya getirmemiz lazım. Deneyeceğiz!
Biz çağırıyoruz gelen gelir gelmeyen kendisi bilir. 2025 yılında seferleri yolcu sayılarına göre planlamak gerek; başka çare yok! Giderleri kısıtlayacak planlar yapmamız lazım. Planlama için de ortak hareket etmemiz lazım, ortak hareket etmedikten sonra hiçbir planı yapamazsın. Yapsanız da uygulayamazsınız. Onun için buradan da sizin aracılığınızda çağrı yapıyorum:
Gelin birlik olalım, firma sahipleri olarak bir araya gelip kendi geleceğinizi kendiniz tayin edin. Sivil toplum örgütlerinin yapacağı katkı çok sınırlıdır, esas olan firma sahiplerini oluşturacağı güçlü yapıdır. Yatırımcı olan, isdihtam yapan, eli taşın altında, kafası taşın altına olan insanların bir araya gelmesi lazım diyorum.
Herkese iyi seneler.