SEKTÖRÜMÜZDE günden güne genç fikirler daha fazla görev almaya başladı; iyi ki de alıyorlar… Yeni fikirleri ve enerjisiyle sektöre dinamizm katan bu isimlerden birisi de Metro Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Metro Turizm Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Ayyıldız… Metro gibi sektörün dev bir kuruluşunun direksiyonuna geçmek ve son 5 yıldır bu görevi icra etmek hiç de kolay olmasa gerek. Özgür Ayyıldız, firması kadar sektörün haleti ruhiyesine de ziyadesiyle hakim. Ayyıldız, firmasının yanı sıra başında bulunduğu Metro grup şirketlerinde ve farklı sektörlerde de oldukça başarılı. Biz de okurlarımız için Ayyıldız’a mikrofon uzattık. Hem Metro Turizm hem de sektörü ilgilendiren önemli bir söyleşi yaptık. Bu söyleşiyi büyük ilgi ile okuyacaksınızdır. İşte söyleşimiz:
GÜLEGÜLE: Maliyetlerdeki büyük artışa rağmen, firmaların büyük kısmı için iyi sayılacak bir yaz sezonu yaşadık. Kuşkusuz bunun en önemli nedeni, taşıma fiyatlarındaki artış. Bu sezon Metro Turizm adına nasıl geçti; beklentileriniz karşılandı mı?
Metro Turizm liderliğini sürdürecek
AYYILDIZ: Yaz sezonu adına beklentilerimizi karşıladığımızı düşünüyoruz. Pandemi koşullarına rağmen 2018 yılından bu yana yaptığımız planlamalar doğrultusunda aldığımız tedbirlerin ve stratejilerin ne kadar doğru olduğunu 2022 yaz sezonunda gördük. Ama araç yatırımı konusunda, termin sürelerinde yaşanan problemden dolayı hedeflediğimiz yatırımlarımızı tamamlayamadık. Yine de zorlu koşullara rağmen 11 araçlık bir sıfır araç yatırımımız oldu. Bunun akabinde siparişini verdiğimiz, planladığımız hala görüşmeye devam ettiğimiz yatırımlar var. Daha önce de dile getirmiştim; Metro Turizm olarak 100 araçlık sıfır bir filo oluşturmak istiyoruz. Bununla alakalı da üretici tüm markalarla da görüşüyoruz. Ancak şu anda dünyada yaşanan küresel krizden dolayı, termin sürelerini kademeli olarak zamana yaymak durumunda kaldık. Yaşanan bu krize rağmen en büyük avantajımız 350 adetlik öz mal filomuzun borçsuz olması diyebiliriz. Bu noktada şunun altını çizmek isterim; 100 adet sıfır araç yatırımı ve bireysel katılımcılarımızla beraber, Türkiye genelinde daha kaliteli hizmet vermek amacı ile yeniden yapılanma sürecine girmiş bulunmaktayız. Metro Turizm’in 2023 hedeflerinde de, pazar liderliğini koruma, bunun üzerine yolcu sayısı ve cirosal anlamda büyüme söz konusu.
Hedeflerimiz doğrultusunda bölge yapılanmaları ile alakalı çalışma planlamaları yapıyoruz. Bu çerçevede güçleneceğimiz noktalara biraz daha yoğunlaşacağız; güçlü olduğumuz yerlerde daha da güçleneceğiz. Bu hazırlık süreci nisan ayına kadar devam edecek, 2023 yaz sezonuna hazır olarak gireceğiz. Ege tarafında işlerimiz iyi gidiyor ancak orada yapılanma anlamında aksiyon alacağımız konular var.
Öte taraftan Bursa bizim için önemli bir merkez… Bu hatta en son yine bir 18 araçlık transferimiz oldu. Bursa bölgesinde 18 araçlık bir anlaşma sağladık, turizm sektöründe faaliyet gösteren bir grupla anlaştık; ki onların şu anda belge kayıt işlemleri yapılıyor. Her zaman söylediğimiz gibi Metro Turizm, acenteleri ile bireysel otobüsçüleri bir araya getiren platform stratejisinde hareket edip, bu şekilde faaliyetlerini devam ettirecek.
Metro olarak öz mal araçtan ziyade, bireysel otobüsçülerin kâr elde edebileceği, ‘kazan kazan’ odaklı onların kazanç sağlayabileceği bir platform yaratmaya çalışıyoruz. Taşıma noktasında “franchising” yapısını daha da güçlendirerek, eksiklerimizi gidererek, teknolojik anlamda daha da iyi iyileştirmeler yaparak, bireysel otobüsçüye ve iş ortaklarımıza destek sağlayacak hamlelerde bulunarak yürüttüğümüz doğru stratejiyi daha da ileri noktalara taşıyacağız.
GÜLEGÜLE: Sektör istediği destekleri bir türlü alamıyor. Firma sahipleri ile görüştüğümüzde herkes serzenişte bulunuyor ama kimse elini taşın altına koyamıyor, federasyonları eleştiriyorlar. Karşı taraftan da federasyonlar diyor ki, ‘biz yapalım ama sizde destek olun’… Siz nasıl görüyorsunuz bunu?
Maalesef organize olamıyoruz
AYYILDIZ: Aslında baktığınızda federasyonlarda MYK ve GYK’da görev alanların tamamı firma sahipleri ve firma yetkililerinden oluşuyor. Bir araya geldiğimizde sürekli gündeme getirdiğimiz konular da hep aynı. Sadece ben sektörün kurumsallaşma sürecini tamamlamasının vaktinin geldiğini düşünüyorum. Evet burası büyük bir endüstri; sıfır bir otobüsün maliyeti 6 milyonları bulmuş durumda. Ama biz, çok büyük bir ekonomik değer üzerinde faaliyet göstermemize rağmen sesimizi duyurma konusunda sıkıntı yaşıyoruz. Neden; çünkü sektörün kurumsallaşma sorunu var. Sektör kurumsallaşma noktasında hareket ederse, kendisini resmi mecralarda ve kurumlarda daha iyi ifade etmeye başlarsa bugün çok zor görünen şeyleri rahatlıkla başarır. Tabii ki sektör temsilcileri bunu elinden geldiğince yapıyor. Gerek TOFED Genel Başkanı Birol Özcan olsun, gerek TOF Genel Başkanı Mustafa Yıldırım olsun büyük fedakarlıklarla sektörün mücadelesini veriyor. Ama bizlerin de onları desteklemesi lazım; hem firma sahiplerinin desteklemesi lazım hem de beyaz yakalı yöneticilerin desteklemesi lazım.
Artık böyle düşünüp böyle hareket edenlerin çoğalması lazım. Tekrar tekrar altını çiziyorum; formül kurumsallaşmadır. Bu süreç tamamlanmadığı sürece karşı taraftan resmi kurum olsun bakanlık nezdinde olsun veya özel kuruluşlar olsun hiç fark etmez gerektiği kadar dikkate alınmaz.
Otogarlarda faaliyet gösteren emekçiler gerçekten zor şartlar altında iş yapıyor. İnsanları tüm zorluklarla A noktasından B noktasına taşıyan kaptanlarımızın da daha fazla ciddiye alınması gerekiyor; bunun yolu da kurumsallıktan geçiyor. En önemlisi de bu zor dönemde bilinçsiz rekabet ortamının kalkması gerekiyor.
İnsanların eşit şartlarda rekabet etmesi gerekli. Firma sayılarına bakıldığında, her firmanın stratejisini incelediğinizde ben şunu görüyorum; her firma başka bir strateji izliyor.
Kimisi fiyat rekabeti yaparak bir strateji izliyor, kimisi de komisyon veya tüzel kişi olarak değerlendirdiğinizde kâr amacını kenara koymuş günlük gelen nakit akışını değerlendirerek strateji izliyor. Peki bu sefer ne oluyor, resmî kurumlar, vergi daireleri, bakanlıklar karşılarında sürekli tüzel kişiliğini değiştiren, bir marka adı altında faaliyet göstermiş bekli de 10 kere tüzel kişi değiştirmiş firmalar görüyor. Haliyle bu da güven kaybına neden oluyor. Bunlar yetmezmiş gibi akaryakıt fiyatının artışından dolayı ÖTV indirimi istiyoruz ama aynı güzergahta farklı fiyat politikası uyguluyoruz. Hal böyle olunca da akaryakıt fiyatlarının etkilediği bir durum yok düşüncesi ortaya çıkıyor. Hem sektör olarak kurumsallaşamıyoruz hem de bu farklılıklar anlam karmaşasına yol açıyor. Bu sebeple gerek bakanlık nezdinde gerekse de resmî kurumlarda taleplerimiz karşılıksız kalıyor.
Böyle bir güven kaybının yaşandığı durumda da sektöre bakış açısı ister istemez burada biraz daha fırsattan istifade etmeye çalışan yapılar gözüküyor. Aslında baktığınızda bunun tam tersi söz konusu, siz bizzat şahitsiniz insanların nasıl çalıştığını ne şartlar altında çalıştığını ne olduğunu biliyorsunuz.
Kesinlikle devletin teşvikler konusunda bu sektörü desteklemesi gerekiyor; çünkü ekonomik nedenlere bağlı olarak ve muavin kavramının ortadan kalkması ile beraber artık kaptan yetişmiyor. Kaptan yaş ortalaması her geçen gün yukarıya doğru gidiyor bu çok ciddi anlamda hem trafik kazaları anlamında hem ölümcül kazalar anlamında Allah korusun riskleri arttırıyor. Burada alınabilecek en iyi önlem, yine bu sektörün kurumsallaşmasıdır.
Eğitim, finans, finansal yönetim, bürokrasi yönetimi adını ne koyarsanız koyun, sektör genel anlamda kurumsallaşmadığı sürece bu sorunu yaşamaya devam edecek. Ben bunu Sektör Meclisi toplantısında da dile getirdim, hâlâ daha aynı hipotezi savunuyorum. Evet biz bugün bir uçağı kaldıran pilotun şartlarını sağlayamayabiliriz; ama sonuç olarak baktığınızda iş yükü olarak çok daha ağır şartlarda çalışan kaptanlarımızın şuanki maaş hak edilişlerini masaya yatırdığınızda çok ciddi fark olduğunu görüyorsunuz; aldıkları sorumluluklara rağmen.
Üzülerek söylüyorum sektörde birçok firma veya bireysel otobüs yatırımı yapmış olan bireysel otobüsçü olarak adlandırdığımız yatırımcılar sigortasız eleman çalıştırıyor. İnsanların belki de sigorta primleri ödenmiyor. Yani bu kadar karmaşık regülasyonların bu kadar açık olduğu noktada bu kadar kurallara farklı şekilde riayet eden sektör imajı çizdiğiniz taktirde, artık sektör içindeki bütün oyuncular aynı kefeye konuyor en büyük sorun bu. Bu sefer ne oluyor kurunun yanında yaş da yanıyor, en büyük problem de bu zaten. Böyle olduğunda da sektör istediğini alamadığı zaman işini iyi yapmak isteyenler, düzgün yapmak isteyenler, kontrollü yapmak isteyenler büyük zarar görüyor. Yanlış yapanlar yüzünden, bugün sayıları 400’e yaklaşan firmaların tamamının imajı sarsılıyor.
Ben de takip ediyorum gazetenizde otogar çıkışlarının ücretlerinin artması ile alakalı konulara değiniyorsunuz, farkındalık yaratmaya çalışıyorsunuz yüzde 100 doğru. Bununla alakalı bir sürü çalıştaylar yapılıyor, bir sürü konuşmalar yapılıyor, buralardaki konuşmalarda bir proje ekibi oluşturmalı. Bu işi icra edenlerle bu işin bürokrasi sürecini yönetenlerin bir arada olması şart!
Bu iş birbirinden ayrı ve bağımsız bir şekilde ilerlerse, sadece kriz anında bir toplanma durumu söz konusu olursa, sadece bir çalıştayda veya şimdi konuşacağız diye toplantıdan 5 dakika öncesinde bir istişare durumu söz konusu olursa, bu sektör kendini ifade edemez.
Örnek vererek somutlaştıralım, TOBB’da gerçekleşen çalıştayda TOFED öncesinde kanun yönetmelik değişikliği ile ilgili bir istişare toplantısı düzenledi. Online ortamda katılım için bile organizasyon sağlandı. Firma sahipleri gerekli ilgiyi göstermedi. Tamamen geriye çekilip tüm sorumluluğu sektör adına 3-5 kişi üzerine bırakıp beklemeyi doğru bulmuyorum.
Bu sektör kendini ifade edemediği sürece de karşı taraftan ‘taleplerinizi aldık size geri dönüş yapacağız’dan ileri cevap alamaz.
Gerçekten insan yönetimi açısından da finansal yönetim açısından da zor bir sektör ciddi emekler harcanıyor, ciddi mesailer harcanıyor; bilet satış görevlilerimizden tutun da perondaki kontrol denetim personeli, kaptan, kabin memuru olarak hizmet veren host-hostes olarak adlandırdığımız arkadaşlarımıza kadar. İnşallah bu sektör ileriye dönük doğru, somut ve ciddi adımlar atar. Metro Turizm yönetimi olarak taşın altına elimizi koymaya hazırız. Her türlü süreçte fedakarlık anlamında olsun, çalışma anlamında olsun, sektör adına bir şeyler yapma anlamında olsun kurumsal olarak her zaman hazırız. Bize bir görev düşerse de her zaman burada hazır kıta bekleriz, hiç problem değil inşallah sektör için her şey hayırlı olur.
GÜLEGÜLE: Metro Turizm olarak bölgesel toplantılar yapmaya başladınız. Buna da Batı Karadeiz Bölgesi ile başladınız. Bu ve sonraki toplantılarla ilgili bilgi verir misiz?
Birlikte hareket etmemiz gerekiyor
AYYILDIZ: Siz de izlediniz; yeni yapılanma amacıyla başlattığımız bölge toplantılarımızın ilkini İstanbul’da gerçekleştirdik. İlk seçtiğimiz bölge, Batı Karadeniz oldu, önümüzdeki günlerde de hem gelecek yaz sezonuna hazırlık anlamında hem de kış sezonu planlaması çerçevesinde pek çok toplantı yapacağız. Doğu Karadeniz, Ege, Orta Anadolu, Trakya bölgeleri, Güney Doğu Anadolu olmak üzere tüm bölgelerinin temsilcileri ile ikişer üçer günlük kamp çalışmaları yapacağız. Toplantılarda sefer planlamaları, geriye dönük yatırımlarımız hakkında bilgilendirme ve ileriye dönük projeler hakkında değerlendirmeler yapacağız.
2. etabımızda da şehir dışı toplantılarımız başlayacak. Buradaki bir diğer amacımız, gittiğimiz illerdeki farklı firmaların sahipleri ve sektör temsilcileriyle de istişare etmek. Artık birlikte hareket etmeninin zeminini oluşturmak zorundayız; çünkü çok zorlu bir süreçten geçiyoruz.